Çatışma bittiğinde halim yamandı.
Biz kazanmıştık. Ama nasıl kazanmıştık sormayın. Ordumuzun büyük kısmı darmaduman olmuştu. Dünyanın etrafı parçalanmış, dost ve düşman, uzaygemileri ile dolmuştu. Kılpayı üste çıkmış, kocaman işgal ordusunu yenmiştik. Düşman bundan sonra ne kadar uğgraşsa bu kadar kuvvet toplayamazdı, onlar hazırlanalım derken biz çoktan kendi ordumuzu tekrardan toparlar onların gırtlağına çömelirdik.
En azından bizlere söylenen buydu. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri ağlamaklı bir halde televizyon kameraları karşısında durumu herkese anlatmıştı. Dünyadaki halklar sığınaklarından çıkıp özgürlüklerini kutluyorlardı ve herkesin gözü göklerdeki görkemli havai fişek gösterisindeydi.
Havai fişekler... Yoğun, çok yoğun bir meteor yağmuru gibi.
Gösteri bizlerdik. Arkadaşlarım, yoldaşlarım ve şerefsiz düşmanlarım.
Devrelerim ve motorum iptaldi. Kendi gücüm ile yörüngemi değiştirmem mümkün değildi. Eninde sonunda havanın sürtünmesi benim hızımı düşürecek ve atmosferin içine doğru düşecektim. Kurtarma servislerinin elleri dolu, kurtarabildiklerini kurtarıyorlarken sıranın benim gibi cyborg-gemilere gelme ihtimali çok düşüktü. Pilleri hala sağlam telsizimle aileme ve çocuklarıma kısa bir mesaj gönderdim. Küçük ekranda yeryüzünde sağ kalanların kutlamalarını izleyerek bir fişek gibi gökte parlayarak kutlamalara katılma sırasının bana gelmesini beklemeye başladım. Umarım yaptıklarımıza değdi gelecek.
20081021
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment